Kategori arşivi: LRF

LRF – İstavrit Azmanları

LRF yönteminin en gözde balıklarından biri de istavrittir. Öyle ki, bu yöntemin mucidi olan Japonlar ajingu adını verdikleri LRF takımlarıyla istavrit avcılığını ayrı bir balıkçılık disiplini olarak ele alırlar. Biraz abartı gibi görünse de Japon kıyı balıkçıları arasında ajingu yöntemini çılgınlık seviyesine dönüştüren büyük bir topluluk var. Bu ufak tefek, çekik gözlü insanlara hak vermemek elde değil doğrusu. Bir dönem ben de bütün yaz boyunca silikon kurtlarla istavrit avladım. O zamanlar gerçek bir LRF takımım olmasına rağmen ufacık zokalar ve silikon kurtlarla istavritleri kandırırken inanılmaz zevk aldım. Bugünlerde kullandığım çok daha düşük atarlı LRF kamışları ve hafif makineler sayesinde avdan aldığım zevk de katlandı.

Gündüz vakti nispeten açıkta ve derinde bulunan istavrit sürüleri hava kararmaya yakın kıyılara inerek geceyi kıyıda geçirir. Bunun bir çok sebebi olmakla birlikte bu sebeplerin başında beslenme alışkanlığı geliyor. İstavritlerin en sevdiği besinlerin başında gelen küçük kurtlar gündüz vakti kıyılardaki midye ve kayaların arasında gizlenir. Gece aktif olan bu kurtlar havanın kararmasıyla birlikte saklandıkları yerden çıkıp suyun içinde dairevi hareketler çizerek serbest şekilde dolaşır. Kurtların yanı sıra bir çok küçük kabuklu deniz canlısı da gece ortaya çıkar. Sonuç olarak bu canlıların yoğun bulunduğu yerlerde istavritler için tam anlamıyla bir beslenme çılgınlığı yaşanır.

Karadeniz, Marmara ve kısmen Ege’de suların çok soğuk olduğu dönemler dışında gece vakti kıyılar beslenmeye güdülenmiş istavrit sürüleriyle doludur. Plankton adı verilen mikroskobik deniz canlılarıyla beslenen kıraçalar sahil ışıklarının aydınlattığı alanlarda toplanırken deniz kurtları ve kabukluların peşinde olan iri istavritler midyelerin bol olduğu kayalıklar, rıhtım duvarlarının dibi ve iskele ayaklarının arasında dolaşır. Işık altında toplanan kıraçaları 1 g’lık zokalar ve çok ufak silikon kurtlarla avlamak mümkündür. Suyun yüzeyinde hafifçe oynatarak yüzdürdüğümüz silikon kurdun peşine takılan onlarca istavrit birbiri ardına yeme saldırır. Boşa giden ısırıklardan sonra nihayet balıklardan biri zokanın kancasına takılır. Bu bile başlı başına zevkli bir olaydır. Ama asıl zevki doğru LRF malzemeleriyle azman istavrit yakaladığınız zaman alırsınız. İri istavritlerin dolaştığını bildiğiniz özellikle kayalık ve sığ meralarda 1-2.5 g’lık zokalar ve 40-50 mm’lik silikon kurtlarla atıp çekerek 1 kg’a kadar çok iri boyda istavritler yakalayabilirsiniz. Kıvrak deniz kurtları gibi silikon kurdunuza kamışın ucuyla vereceğiniz küçük zıplatma hareketleri de iri istavritlerin yeme saldırmasını kolaylaştırabilir.

Azman istavritlerin en bol bulunduğu yerler bacakları iri midyelerle kaplı iskeleler, derin rıhtım duvarlarının dipleri ve liman içleridir. Bu tarz yerlerde LRF yöntemiyle iri istavrit avlamak çok daha kolay ve keyiflidir. Çok hafif zokalara iliştirdiğiniz silikon kurtları ileri sallamaya çalışmak yerine iskele ve rıhtım gibi yerlerden hemen önünüze sarkıtarak çeşitli aksiyonlarla azman istavritleri kandırabilirsiniz. Dibe indirdiğiniz silikon kurdu hiç aksiyon yaptırmadan ağır ağır yukarı çekebilir, sararken ya da arada durdurup küçük zıplatma hareketleri yaptırabilir ya da makul bir derinlikte sarmadan hafifçe yukarı aşağı oynatarak yürüyebilirsiniz. Civarda dolaşan iri bir istavrit varsa her şekilde yeminize vuracaktır. Daha önce yakalamış olanlar iri istavritlerin ne kadar sert balıklar olduğunu bilir. Aynı mücadeleyi çok hafif takımlarla yaşadığınız zaman alacağınız zevki bir bir düşünün. Yazarken bile tüylerim diken diken oldu…

LRF – Gece Güzelleri

LRF bir bakıma sahte yemler kullanarak en küçük ve ağır hareketli balık türlerini bile kandırabilme sanatıdır. Söz konusu küçük ve ağır hareketli balıklar olunca onca sahte yem çeşidinin arasında minyatür boydaki silikon kurtlar öne çıkıyor. Artık ülkemizde de hemen hemen her av bayiinde bulabildiğimiz silikon kurt çeşitleriyle keyifli avlar yapmak çok kolay. Bu yöntemle avlanabilecek tür sayısının fazlalığı diğer yöntemlerde karşılaşılan mera bulma sorununu da ortadan kaldırıyor. Kayalık bir sahil, küçük bir iskele, şirin bir balıkçı barınağı ya da büyük gemilerin bağlandığı bir liman rıhtımı LRF yöntemiyle keyifli avlar yapmak için ideal yerlerdir.

Spin yönteminde trofe olarak kabul gören levrekleri yakalamak için çoğu zaman yaşadığımız yerden yüzlerce kilometre öteye gitmemiz gerekir. LRF yönteminin en gözde balıklarından olan iskorpit ve kaya balıkları ise her yerdedir. Bu balıkları kandırmak için minik bir silikon kurdu uygun boyutlu bir jig head yardımıyla deniz tabanının hemen üzerinde gezdirmek yeterlidir. Dikkat etmemiz gereken tek şey hedef balığın ağız genişliği ve beslenme alışkanlıklarına göre seçtiğimiz silikon kurdun bu kurdu ileri atmak ve yüzdürmek için kullandığımız jig head ile uyumlu olması ve doğal gözükmesidir. Sırf atış mesafesini arttırmak için aşırı büyük kurşun ve kancalı jig headler ( benim tercihim 2.5 g’a kadar olan jig headler ) kullanmak yanlıştır. Atış mesafesini arttırmak için uygun atarlı bir kamış ve gayet ince misinalar (0.20 mm ve aşağısı) kullanmak daha doğru olur.

Gerçek bir LRF takımıyla yakalanan orta boy bir iskorpit ya da kaya balığının mücadelesi diğer yöntemlerle yakalanan trofe balıkların mücadelesine denktir. Dipte yaşayan eşsiz güzellikteki bu balıkları renkli silikon kurtlarla kandırmanın zevki ise bambaşkadır. Özellikle gece daha aktif olan iskorpit ve iri kaya balıklarını kandırmak için dip tabiatı kayalık veya kırmalık olan meralarda bir kaç metre ileri salladığımız silikon kurtlarımız dibe indikten sonra dipten çok yukarı kaldırmadan ağır ağır çekmek ve arada kamışın ucuyla kısa sert zıplatma hareketleri yaptırmak yeterlidir. İskele ve rıhtım gibi yerlerde avlanırken dipten 1 karış yukarı kaldırdığımız kurdumuzu hafifçe yukarı aşağı oynatarak yürümek de dipte avını bekleyen bu küçük canavarları kandırmak için etkili bir yöntemdir. Bu şekilde yaptığım LRF avlarının hiç birinden boş dönmedim. Spin avcılığının kısır olduğu dönemlerde tek bir balığın peşinden günlerce koşmaktansa LRF yaparak kısacık zaman dilimlerinde 10-15 balık yakalamak bana çok daha keyifli geliyor. Sıklıkla çok irilerine de denk geldiğim bu güzel balıkları fotoğrafladıktan sonra incitmeden denize iade ediyorum. Denemek isteyen varsa baştan uyarımı yapayım. Bu yöntem bağımlılık yapıyor.

LRF ( Light Rock Fishing )

Sizi bilmem ama benim için sahte yemlerle yapılan avcılığın keyfi ayrıdır. Bir balığı gerçekte avı olan yemler yerine onların taklitleriyle avlamaya çalışmak hareketli, eğlenceli ve beceri isteyen bir iştir. Ülkemizde geleneksel at-çek yönteminde yaygın olarak kullanılan sahte yemler çok fazla çeşitlilik göstermediği gibi, sahte yemlerle avlanan balık türleri de tatlı su ve denizlerde yaşayan belli başlı avcı balıklarla sınırlı kalmıştır. Oysa ki doğru malzeme seçimiyle hemen her türlü balığı sahte yemlerle avlamak mümkündür.

Son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte sportif balıkçılık sektöründe de çok büyük yenilikler yaşandı. Balık avı takımlarında kullanılan malzemelerin mukavemeti arttıkça misinalar inceldi, makineler küçüldü, kamışlar daha ince, hafif ve esnek hale geldi. Boy boy, çeşit çeşit, renk renk sahte yemler vitrinlerde boy göstermeye başladı. Balık avı malzemelerindeki yeniliklere paralel olarak yeni yöntemler de ortaya çıktı. LRF ( Light Rock Fishing ) yöntemi de bunlardan biri. Çok hafif takımlar ve sahte yemlerle balık avlama prensibine dayanan LRF yönteminin temelleri Japonya’da atıldıktan sonra 2009 yılından itibaren başta İngiltere olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde de uygulanmaya başlamış ve kısa sürede amatör balıkçılar arasında yeni bir trend haline dönüşmüştür.

Olta balıkçılığının tek amacı keyif almak olmalıdır. Balık tutmaktan keyif almanın yolu ise doğru takım kullanmaktan geçer. Doğru takımla yakalandığı taktirde orta boy bir istavritin bile mücadelesine doyum olmaz. Nasıl ki, sörf, spin, dikey jigging ya da derin su avlarında kullandığımız takımlar birbirinden farklıysa, LRF yönteminde kullanılan takım da farklı olmalıdır. LRF yönteminde kullanılan yemler piyasadaki her türlü sahte yemin minyatürüdür. Ağırlıkları 0.5 g’dan başlayan silikon zokalarını ( jig head ), silikon kurtları, kaşıkları, jigleri ve maket balıkları içeren bu mini yemler çok fazla renk ve model seçeneğine sahiptir. Bu kadar hafif yemlerle uzun atışlar yapabilmek için esnek ve düşük atarlı kamışlara ihtiyaç vardır. İdeal bir LRF kamışının boyu 180-240 cm arasındadır. Yeni başlayanlar için 3-12 g atarlı bir kamış fazlasıyla iş görecektir. LRF takımını oluşturan makinelerin de kamışla uyumlu ve hafif olması gerekir. 1000-3000 arası makineler bu iş için idealdir. Misina seçimi kişinin tercihine kalmıştır. Balıkçı hedeflediği balığa, ortam şartlarına ve alışkanlıklarına göre örgü, monoflament ya da florokarbon misina kullanabilir. İnce misina kullanmak atış mesafesini arttırdığı gibi mücadele esnasındaki heyecanı da katlar.

Henüz ülkemizde yaygınlaşmamış olan LRF yönteminin dünya genelinde bu kadar sevilmesinin bir çok sebebi var. LRF yöntemiyle hedeflenen balık türlerinin yanında bir çok farklı türde balık yakalamak da mümkün. İstavrit hedefiyle salladığımız cezbedici silikon kurdumuza neyin saldıracağını asla bilemeyiz. Bu tarz yemler civarda beslenen hemen her türlü balığın birinci hedefi olduğundan yemi neyin yutacağı sürprizdir. Hafif bir silikon zokasına takılmış, akıntıyla sürüklenen kırmızı bir kurdun, lüfer ve levrek gibi en üst düzey yırtıcılar dahil olmak üzere kandıramayacağı balık yoktur. Bu yemi özellikle gece avlarında dipte biraz oynattığımız taktirde iri bir kayabalığı ya da iskorpitin atlaması çok uzun sürmez. Dipte yaşayan, muhteşem renklere sahip en küçük balıkları bile ağızlarına uygun boylardaki sahte yemlerle kandırmak mümkündür. LRF yöntemi, ailemiz ve sevdiklerimizle keyifli zamanlar geçirmek için de bulunmaz bir nimettir. Özellikle çocuklar için iskele bacaklarına sarkıttıkları silikon kurtçuklarla yakaladıkları istavritler, ispariler, izmaritler, lapinler, hani balıkları, kiklalar, kayabalıkları, iskorpitler ve muhteşem renklerdeki bir çok balık türü bu tutkuya başlamaları için güzel bir fırsat olabilir.

Lüfer ve levrek hedefiyle uzunca bir yol katettiğinizi düşünün. Ya o gün civarda avlanan büyük yırtıcılar yoksa? Boş dönmektense yanınızda götürdüğünüz LRF takımı ve daha küçük sahte yemlerle şansınızı denemeye ne dersiniz? Son derece keyifsiz geçen av, yakaladığınız ispariler, karagözler ya da azman istavritlerle en keyifli avlarınızdan birine dönüşebilir. Belki de civarda avlanan levrekler o gün için sizin salladığınız büyük boy maket balıklar yerine daha küçük avların peşindedir. LRF takımınızın ucuna taktığınız silikon kurtunuza iri bir levreğin vurması işten bile değildir. İşte o zaman gerçek bir mücadele sizi bekliyor demektir. Çok hafif bir takım kullanarak iri bir levrekle mücadele etmenin keyfi bambaşkadır. Bütün balıkçılık yeteneklerimizi sergilemek için bundan daha güzel bir fırsat olamaz.

LRF yöntemi sayesinde sahte yemlerle yakalanamayacağını düşündüğümüz trofe boydaki bir çok balık türünü de yakalamak mümkündür. Baltabaş karagöz, çipura, eşkina, minakop ya da mırmır gibi bazı türler için geleneksel balıkçılık yöntemleri yemli takımdan başka bir yol olmadığını savunsa da LRF yöntemi bu türlerin avında da çok etkilidir. Doğru zamanda, doğru yerde denendiği taktirde bu balıklar silikon yemler, jigler ve hatta küçük boylardaki maket balıklarla bile avlanabilir.

Çok uygun fiyatlara mal edebileceğiniz bir LRF takımı hazırlayıp, bu takımla bir kaç deneme yaptıktan sonra balık tutmanın gerçek zevkine yeni vardığınızı anlayacaksınız. Sahte yemlerle denizde ve tatlı suda yaşayan her türlü balığı kandırabileceğinizi unutmayın. Olta başında beklemekten sıkıldıysanız ya da yemli oltalar dipte beklerken biraz hareket yapmak istiyorsanız bu yöntemi mutlaka denemelisiniz.

LRF – Baltabaş Karagöz

Senelik iznimin ilk günlerinde ailemi ziyaret etmek için geldiğim Değirmendere’de gerçekleştirdiğim gece avının tadı damağımda kalmıştı. Otobüse yetişmek zorunda olduğum için 1 saatle sınırlı kalan kısacık avda yakaladığım mırmır ve azman istavritlerle keyifli bir sezon açılışı yapma fırsatı bulmuştum. İzin dönüşünde de 1 günlüğüne uğradığım Değirmendere’de tekrar avlanabileceğim için heyecanlıydım. Bu defa zaman sıkıntısı çekmeden gece yarısına kadar olta atabilecektim. 10 gün önceki bereketin devam etmesini umarak hazırlıklarımı yapıp olta atacağım saati beklemeye başladım.

Havanın kararmasına yakın 10 gün önce avlandığım iskelede yerimi aldım. Bir önceki avda olduğu gibi spin takımımın ucuna bağladığım 2 g’lık bir zoka ve pembe renkli silikon kurtla deneyecektim. Bu yöntemle avlandığım her zaman olduğu gibi bu defa da yakalamayı en çok arzuladığım balık mırmırdı. Lezzet bakımından çok iddialı olmasa da spin takımın ucundaki iri bir mırmırla mücadele etmenin keyfine doyum olmaz. Silikon kurtla yakaladığım balıklar arasında mücadele bakımından mırmırla rekabet edebilecek tek balık baltabaş karagözdür. Fakat avlandığım merada baltabaş karagöz popülasyonu düşük olduğu ve nadiren oltaya vurduğu için hedefimdeki balıklar arasında yer almıyordu.

Hava kararmadan önce yaptığım bir kaç atışta sonuç alamadım. Zaten bu yöntemle iyi sonuç alabilmek için havanın kararması gerektiğini daha önce defalarca kere tecrübe etmiştim. Aslında bunun çok basit bir açıklaması var. Balıklar çoğu zaman belli başlı yemlerle beslenmeye güdülenir. Hedefindeki yem neyse onu arar. Gündüz vakti canlı tekeye çok rağbet eden istavrit, mırmır, ispari, karagöz ve levrek gibi balıklar silikon kurda pek vurmaz. Çünkü hedeflerindeki yem tekedir. Silikon kurtların taklit ettiği midye kurtları gündüz vakti midyelerin arasında gizlendiği halde gece midyelerin arasından çıkarak serbest bir şekilde dolaşmaya başlar. Dairevi hareketler yaparak suyun içinde gezinen bu kurtlar bir çok balık türünün iştahını kabartır. Dolayısıyla hedef av haline gelir. Balıkların silikon kurda gece daha çok rağbet etmesi de bundandır.

Hava iyiden iyiye kararınca bir kaç dakikalığına mola verdiğim ava geri döndüm. Silikon yemimi 5 m kadar önüme sallayıp dibe inmesini bekledikten sonra kah küçük zıplatma hareketleri yaptırıp kah ağır ağır sararak yüzeye doğru çekmeye başladım. Silikon yem yüzeye yaklaşırken ilk vuruş geldi. Yüzeye yakın vurmasından ve mücadele şeklinden tahmin ettiğim gibi hatırı sayılır büyüklükte bir istavriti zorlanmadan dışarı aldım. Ben ilk balığımı kancadan çıkarıp ikinci atışımı yaptığım sıralarda öğleden beri gri bulutlarla kaplı olan gökyüzü yağmur çiselemeye başladı. Bunun bahar mevsiminin özelliği olan uzun süreli bir yağışın başlangıcı olduğunu bildiğim halde moralimi bozmadım. Balık olduktan sonra ıslanmaya değerdi.

İri bir mırmır hayaliyle yaptığım ikinci atışımda da ilk balıkla aynı boyda bir istavrit yakaladım. Anlaşılan önümde güzel bir istavrit sürüsü vardı. Mırmır olmasa da hassas spin takım ve silikon kurtla bu boydaki istavritleri yakalamak da gayet keyifliydi ama yine de mırmır yakalama ihtimalimi arttırmak için yemi dipte daha fazla oyalamaya özen gösteriyordum. Sonraki atışlarımda da peş peşe aynı boyda istavritler yakalamaya devam ettim. Dipte vuran her balıkta mırmır ümidiyle heyecanlansam da her seferinde gelen istavrit oldu. 1,5 saat içinde kovamda epey azman istavrit birikmesine rağmen benim aklım hala mırmırdaydı.

Bu arada avın başından beri çiseleyen yağmur şiddetini arttırmaya başladı. Üzerimdeki kıyafetler yavaş yavaş ıslanıp ağırlaşmasına rağmen ava devam etmeye kararlıydım. Pembe renkli silikon kurdumu bir kez daha salladım. 30 saniye kadar yemin dibe inmesini bekledikten sonra makinemin sarma telini kapatıp aksiyon vermeye başladım. Yemi dipten yarım metre kadar kaldırmıştım ki sağlam bir vuruş aldım. Bu defaki kesinlikle istavrit değildi. Kafa atışlarına bakılırsa çok iri bir mırmır almıştım. Balık durmadan aşağı doğru basıp kaloma alıyordu. Balık o kadar kuvvetli basıyordu ki oltanın ucundakinin mırmır değil de başka bir balık olma olasılığını düşünmeye başlamıştım. Oltanın ucundaki güzel bir baltabaş karagöz olabilirdi mesela. Balığı görmek için can atsam da makinemde 0.22 mm monoflament misina sarılı olduğundan acele etmeden balığın yorulmasını beklemeliydim. Balığı bir kaç kez dipten kaldırdığım halde tekrar aşağı fişekleyip kaloma aldı. Nihayet yüzeye yaklaştığında tekrar aşağı basmadan önce bir kaç saniye de olsa suyun içindeki parıltısını gördüm. Kesinlikle mırmırdan daha kalın bir balıktı. Marmara’nın ağır abisi baltabaş karagözdü oltanın ucundaki. Balığı gördükten sonra heyecanım daha da arttı. Aklımdan “ya misinayı dişleyip keserse”, “ya iskelenin bacaklarına sararsa” gibi korkular geçtiyse de sakin bir şekilde balıkla mücadele etmeye devam ettim. Nihayet balık yoruldu. Aşağı doğru fişeklemeleri güçsüzleşti, yukarı çekişlerime boyun eğmeye başladı. Ağır ağır sarıp suyun yüzeyine çıkardığımda pes edip yan yattı. Şimdi balığı dışarı almak için bir çözüm düşünmeliydim. Yanımda kepçe yoktu. 0.22 mm misinayla balığı yukarı kaldırmayı denemekse yapılacak son şeydi. 10 m kadar ileride iskelenin karayla birleştiği yerdeki kayalıklara bakıp suyun kenarından balığı elimle alabileceğim bir kayayı gözüme kestirdim. Suyun üstünde yatan balığı ağır ağır kıyıya doğru sürükledikten sonra ıslak kayalar üzerinde kayıp düşmemeye dikkat ederek suyun kenarına indim. Daha önce defalarca kere oltanın ucundaki balığı elimle yakalayarak dışarı çıkarmışlığım olmasına rağmen bu defa baltabaş karagözün vücut formundan dolayı çok zorlandım. Heyecan dolu saniyelerden sonra zorla da olsa ensesinden tutmayı başardığım karagözü dışarı çıkarmayı başardım.

Saatlerdir yağan yağmurun altında sırılsıklam olmuş ama mutlu bir adamdım. Deniz yine cömert davranmıştı bana. Heyecanların, mutlulukların en büyüğünü yaşatıp yüzümü güldürmüştü. Fotoğraf makinesini yağmurdan korumaya özen göstererek yakaladığım karagözle çabucak bir kaç fotoğraf çektirdikten sonra ava geri döndüm. En fazla 20 dakika daha olta sallayıp bir kaç azman istavrit daha alıp avı sonlandırdım. Ben avdan dönerken de iskelenin dibi balık kaynıyordu ama bir gün için bu kadar balık, bu kadar mutluluk bana yeterdi. Onlar ait oldukları yerde yüzmeye devam etsinler. Kim bilir belki ilerde tanışırız kendileriyle…

LRF – Bahar Bereketi

Baharın gelişine hiç bu kadar sevinmemiştim. Kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırmak gibi garip adetleri olan Mart ayının da çıkmasıyla birlikte bahar mevsimi kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Baharın gelmesiyle birlikte karadaki mucizevi değişimin bir benzeri de denizin altında yaşanıyor. Havanın ısınması, çiçeklerin açması, parkların rengarenk lalelerle bezenmesi bir yana beni asıl sevindiren denizin altındaki değişim oldu. Yaklaşık 3 aydır balıktan uzak kalışımın sıkıntısını geçtiğimiz günlerde Samsun’da gerçekleştirdiğim keyifli zargana avıyla atmıştım. Mart ayının son günlerine denk gelen 1 haftalık iznimin Kocaeli’de ailemle geçireceğim kısmı ise İzmit körfezinde av yapmak için güzel bir fırsat olabilirdi. Özellikle son bir kaç yıldır bahar ayları İzmit körfezinde son derece bereketli geçiyor. Bu berekette, arıtma tesislerinin kurulmasıyla birlikte körfez sularının temizlenmesinin ve körfezde gırgır avcılığına getirilen yasağın etkili olduğunu düşünüyorum.

Geçtiğimiz sene Mart sonlarına doğru Gölcük’te 2.5 g’lık zokayla aksiyon verdiğim silikon kurtlarla bereketli azman istavrit avları yapmıştım. Hatta kısa bir dönemle sınırlı kalan denemelerimde aynı yöntemle bir kaç iri mırmır ve baltabaş karagöz yakalama şansı da bulmuştum. Sadece iki gününü Kocaeli’de geçirebilecek olsam da bu seneki iznim de geçen sene güzel balık aldığım döneme denk geldiği için heyecanlıydım. Kocaeli’deki iznimin ilk gününü olta atmadan, işlerimi halletmeye ve ailemle ilgilenmeye ayırdım. İkinci günün akşamı ise 10:30’daki otobüs saatimden önce olta atmak için 1-2 saat vaktim kalmıştı. Bu vakit aralığında geçtiğimiz sene aynı dönemde yaptığım avlardan edindiğim tecrübelere istinaden hafif zokalar ve silikon kurtlarla deneme yapmaya karar verdim.. Hedefimde her biri 200-500 g arasında değişen bu bölgeye özgü azman istavritler vardı. Eğer şanslıysam aynı yöntemle iri bir mırmır, karagöz ya da levrek de yakalayabilirdim. Her balık değerlidir ama ne zaman bu bölgede aynı yöntemle avlansam gönlümden iri bir mırmır yakalamak geçer.

Otobüs saatinden önceki hazırlanma zamanımı da hesaba katarsam balıkta oyalanmak için 1-1.5 saatlik bir vaktim vardı. Bu bölgede balığın hangi saatte vurmaya başlayacağı belli olmadığından bu süre zarfında güzel bir şeyler yakalayabilmeyi umuyordum. Akşam hava karardıktan sonra saat 8 gibi önceden verim aldığım bir iskeleden olta atmaya başladım. Pembe renkli silikon kurta aksiyon vermek için kullandığım zokamı kıvrık palalı bir kancaya 1.5 g’lık kıstırma kurşun ilave ederek kendim hazırlamıştım. Aklımda azman istavritten çok mırmır olduğu için silikon kurtu dibe yakın yüzdürerek aksiyon veriyordum. Henüz ikinci atışımı yapmıştım ki sağlam bir vuruş aldım. Oltanın ucundaki balığın kafa atışlarından istavrit olmadığını hemen anladım. Kısa bir mücadeleden sonra güzel bir mırmır tüm asaletiyle suyun üstünde yatıyordu. Kepçe kullanmaya gerek görmeden balığı dikkatli bir şekilde iskeleye aldım. Vaktim çok kısıtlı olduğu için balıkla çabucak bir kaç fotoğraf çektirip tekrar oltamı salladım. Balıksız geçen uzun kış aylarından sonra bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim. Bu arada ilk balıktan sonra kendi hazırladığım 1.5 g’lık zokaya bir kıstırma daha ilave ederek 3 g’a dönüştürdüm. Amacım silikonu daha kolay dibe indirerek dipte aksiyon vermekti. Bir kaç atış sonra dipte sağlam bir vuruş daha aldım. Şansıma ikinci balık da ilk yakaladığım balık gibi 600 g civarı bir mırmırdı. Peş peşe iki mırmır yakaladığıma göre dipte kalabalık bir sürü olmalıydı. İçimden bir ses bu avın bereketli geçeceğini söylüyordu.

Üçüncü vuruşta yakaladığım balık sert kafa darbeleri vurmak yerine düz bir şekilde sağa sola yüzüyordu. Mırmır olmadığı belliydi. Mücadele şeklinden anladığım gibi 250 g civarı yakışıklı bir azman istavriti zorlanmadan dışarı aldım. 15 dk içinde 3 güzel balık yakalamanın verdiği keyifle ava devam ettim. Dördüncü vuruş diğerlerinden çok daha kuvvetli oldu.  Kaloma açmasına bakılırsa oltanın ucundaki çok iri bir mırmır, eşkina ya da karagözdü. Balık bir kaç kez yorulup yüzeye yaklaştıktan sonra tekrar fişekleyip dibe daldı. En sonunda iyice yorulan balığı yüzeye çıkararıp kepçelemeyi başardım. 800-900 g arası koca kafalı bir mırmırdı bu. Dördüncü balıktan sonra keyfim iyice yerine gelmişti. Çok kısa süre içinde 3 iri mırmır ve 1 azman istavrit almıştım. Yarım saat daha olta atıp avdan gönül rahatlığıyla dönebilirdim.

Son yarım saat içinde 4 azman istavrit daha yakalayıp avı sonlandırdım. İlk defa LRF yöntemiyle bir avda birden fazla mırmır yakalıyordum. Bu kadar kısa süre içerisinde böylesine keyifli ve bereketli bir av yapmanın verdiği mutlulukla otobüsüme yetişmek üzere evin yolunu tuttum.