Kategori arşivi: İstavrit

LRF – İstavrit Azmanları

LRF yönteminin en gözde balıklarından biri de istavrittir. Öyle ki, bu yöntemin mucidi olan Japonlar ajingu adını verdikleri LRF takımlarıyla istavrit avcılığını ayrı bir balıkçılık disiplini olarak ele alırlar. Biraz abartı gibi görünse de Japon kıyı balıkçıları arasında ajingu yöntemini çılgınlık seviyesine dönüştüren büyük bir topluluk var. Bu ufak tefek, çekik gözlü insanlara hak vermemek elde değil doğrusu. Bir dönem ben de bütün yaz boyunca silikon kurtlarla istavrit avladım. O zamanlar gerçek bir LRF takımım olmasına rağmen ufacık zokalar ve silikon kurtlarla istavritleri kandırırken inanılmaz zevk aldım. Bugünlerde kullandığım çok daha düşük atarlı LRF kamışları ve hafif makineler sayesinde avdan aldığım zevk de katlandı.

Gündüz vakti nispeten açıkta ve derinde bulunan istavrit sürüleri hava kararmaya yakın kıyılara inerek geceyi kıyıda geçirir. Bunun bir çok sebebi olmakla birlikte bu sebeplerin başında beslenme alışkanlığı geliyor. İstavritlerin en sevdiği besinlerin başında gelen küçük kurtlar gündüz vakti kıyılardaki midye ve kayaların arasında gizlenir. Gece aktif olan bu kurtlar havanın kararmasıyla birlikte saklandıkları yerden çıkıp suyun içinde dairevi hareketler çizerek serbest şekilde dolaşır. Kurtların yanı sıra bir çok küçük kabuklu deniz canlısı da gece ortaya çıkar. Sonuç olarak bu canlıların yoğun bulunduğu yerlerde istavritler için tam anlamıyla bir beslenme çılgınlığı yaşanır.

Karadeniz, Marmara ve kısmen Ege’de suların çok soğuk olduğu dönemler dışında gece vakti kıyılar beslenmeye güdülenmiş istavrit sürüleriyle doludur. Plankton adı verilen mikroskobik deniz canlılarıyla beslenen kıraçalar sahil ışıklarının aydınlattığı alanlarda toplanırken deniz kurtları ve kabukluların peşinde olan iri istavritler midyelerin bol olduğu kayalıklar, rıhtım duvarlarının dibi ve iskele ayaklarının arasında dolaşır. Işık altında toplanan kıraçaları 1 g’lık zokalar ve çok ufak silikon kurtlarla avlamak mümkündür. Suyun yüzeyinde hafifçe oynatarak yüzdürdüğümüz silikon kurdun peşine takılan onlarca istavrit birbiri ardına yeme saldırır. Boşa giden ısırıklardan sonra nihayet balıklardan biri zokanın kancasına takılır. Bu bile başlı başına zevkli bir olaydır. Ama asıl zevki doğru LRF malzemeleriyle azman istavrit yakaladığınız zaman alırsınız. İri istavritlerin dolaştığını bildiğiniz özellikle kayalık ve sığ meralarda 1-2.5 g’lık zokalar ve 40-50 mm’lik silikon kurtlarla atıp çekerek 1 kg’a kadar çok iri boyda istavritler yakalayabilirsiniz. Kıvrak deniz kurtları gibi silikon kurdunuza kamışın ucuyla vereceğiniz küçük zıplatma hareketleri de iri istavritlerin yeme saldırmasını kolaylaştırabilir.

Azman istavritlerin en bol bulunduğu yerler bacakları iri midyelerle kaplı iskeleler, derin rıhtım duvarlarının dipleri ve liman içleridir. Bu tarz yerlerde LRF yöntemiyle iri istavrit avlamak çok daha kolay ve keyiflidir. Çok hafif zokalara iliştirdiğiniz silikon kurtları ileri sallamaya çalışmak yerine iskele ve rıhtım gibi yerlerden hemen önünüze sarkıtarak çeşitli aksiyonlarla azman istavritleri kandırabilirsiniz. Dibe indirdiğiniz silikon kurdu hiç aksiyon yaptırmadan ağır ağır yukarı çekebilir, sararken ya da arada durdurup küçük zıplatma hareketleri yaptırabilir ya da makul bir derinlikte sarmadan hafifçe yukarı aşağı oynatarak yürüyebilirsiniz. Civarda dolaşan iri bir istavrit varsa her şekilde yeminize vuracaktır. Daha önce yakalamış olanlar iri istavritlerin ne kadar sert balıklar olduğunu bilir. Aynı mücadeleyi çok hafif takımlarla yaşadığınız zaman alacağınız zevki bir bir düşünün. Yazarken bile tüylerim diken diken oldu…

LRF – Baltabaş Karagöz

Senelik iznimin ilk günlerinde ailemi ziyaret etmek için geldiğim Değirmendere’de gerçekleştirdiğim gece avının tadı damağımda kalmıştı. Otobüse yetişmek zorunda olduğum için 1 saatle sınırlı kalan kısacık avda yakaladığım mırmır ve azman istavritlerle keyifli bir sezon açılışı yapma fırsatı bulmuştum. İzin dönüşünde de 1 günlüğüne uğradığım Değirmendere’de tekrar avlanabileceğim için heyecanlıydım. Bu defa zaman sıkıntısı çekmeden gece yarısına kadar olta atabilecektim. 10 gün önceki bereketin devam etmesini umarak hazırlıklarımı yapıp olta atacağım saati beklemeye başladım.

Havanın kararmasına yakın 10 gün önce avlandığım iskelede yerimi aldım. Bir önceki avda olduğu gibi spin takımımın ucuna bağladığım 2 g’lık bir zoka ve pembe renkli silikon kurtla deneyecektim. Bu yöntemle avlandığım her zaman olduğu gibi bu defa da yakalamayı en çok arzuladığım balık mırmırdı. Lezzet bakımından çok iddialı olmasa da spin takımın ucundaki iri bir mırmırla mücadele etmenin keyfine doyum olmaz. Silikon kurtla yakaladığım balıklar arasında mücadele bakımından mırmırla rekabet edebilecek tek balık baltabaş karagözdür. Fakat avlandığım merada baltabaş karagöz popülasyonu düşük olduğu ve nadiren oltaya vurduğu için hedefimdeki balıklar arasında yer almıyordu.

Hava kararmadan önce yaptığım bir kaç atışta sonuç alamadım. Zaten bu yöntemle iyi sonuç alabilmek için havanın kararması gerektiğini daha önce defalarca kere tecrübe etmiştim. Aslında bunun çok basit bir açıklaması var. Balıklar çoğu zaman belli başlı yemlerle beslenmeye güdülenir. Hedefindeki yem neyse onu arar. Gündüz vakti canlı tekeye çok rağbet eden istavrit, mırmır, ispari, karagöz ve levrek gibi balıklar silikon kurda pek vurmaz. Çünkü hedeflerindeki yem tekedir. Silikon kurtların taklit ettiği midye kurtları gündüz vakti midyelerin arasında gizlendiği halde gece midyelerin arasından çıkarak serbest bir şekilde dolaşmaya başlar. Dairevi hareketler yaparak suyun içinde gezinen bu kurtlar bir çok balık türünün iştahını kabartır. Dolayısıyla hedef av haline gelir. Balıkların silikon kurda gece daha çok rağbet etmesi de bundandır.

Hava iyiden iyiye kararınca bir kaç dakikalığına mola verdiğim ava geri döndüm. Silikon yemimi 5 m kadar önüme sallayıp dibe inmesini bekledikten sonra kah küçük zıplatma hareketleri yaptırıp kah ağır ağır sararak yüzeye doğru çekmeye başladım. Silikon yem yüzeye yaklaşırken ilk vuruş geldi. Yüzeye yakın vurmasından ve mücadele şeklinden tahmin ettiğim gibi hatırı sayılır büyüklükte bir istavriti zorlanmadan dışarı aldım. Ben ilk balığımı kancadan çıkarıp ikinci atışımı yaptığım sıralarda öğleden beri gri bulutlarla kaplı olan gökyüzü yağmur çiselemeye başladı. Bunun bahar mevsiminin özelliği olan uzun süreli bir yağışın başlangıcı olduğunu bildiğim halde moralimi bozmadım. Balık olduktan sonra ıslanmaya değerdi.

İri bir mırmır hayaliyle yaptığım ikinci atışımda da ilk balıkla aynı boyda bir istavrit yakaladım. Anlaşılan önümde güzel bir istavrit sürüsü vardı. Mırmır olmasa da hassas spin takım ve silikon kurtla bu boydaki istavritleri yakalamak da gayet keyifliydi ama yine de mırmır yakalama ihtimalimi arttırmak için yemi dipte daha fazla oyalamaya özen gösteriyordum. Sonraki atışlarımda da peş peşe aynı boyda istavritler yakalamaya devam ettim. Dipte vuran her balıkta mırmır ümidiyle heyecanlansam da her seferinde gelen istavrit oldu. 1,5 saat içinde kovamda epey azman istavrit birikmesine rağmen benim aklım hala mırmırdaydı.

Bu arada avın başından beri çiseleyen yağmur şiddetini arttırmaya başladı. Üzerimdeki kıyafetler yavaş yavaş ıslanıp ağırlaşmasına rağmen ava devam etmeye kararlıydım. Pembe renkli silikon kurdumu bir kez daha salladım. 30 saniye kadar yemin dibe inmesini bekledikten sonra makinemin sarma telini kapatıp aksiyon vermeye başladım. Yemi dipten yarım metre kadar kaldırmıştım ki sağlam bir vuruş aldım. Bu defaki kesinlikle istavrit değildi. Kafa atışlarına bakılırsa çok iri bir mırmır almıştım. Balık durmadan aşağı doğru basıp kaloma alıyordu. Balık o kadar kuvvetli basıyordu ki oltanın ucundakinin mırmır değil de başka bir balık olma olasılığını düşünmeye başlamıştım. Oltanın ucundaki güzel bir baltabaş karagöz olabilirdi mesela. Balığı görmek için can atsam da makinemde 0.22 mm monoflament misina sarılı olduğundan acele etmeden balığın yorulmasını beklemeliydim. Balığı bir kaç kez dipten kaldırdığım halde tekrar aşağı fişekleyip kaloma aldı. Nihayet yüzeye yaklaştığında tekrar aşağı basmadan önce bir kaç saniye de olsa suyun içindeki parıltısını gördüm. Kesinlikle mırmırdan daha kalın bir balıktı. Marmara’nın ağır abisi baltabaş karagözdü oltanın ucundaki. Balığı gördükten sonra heyecanım daha da arttı. Aklımdan “ya misinayı dişleyip keserse”, “ya iskelenin bacaklarına sararsa” gibi korkular geçtiyse de sakin bir şekilde balıkla mücadele etmeye devam ettim. Nihayet balık yoruldu. Aşağı doğru fişeklemeleri güçsüzleşti, yukarı çekişlerime boyun eğmeye başladı. Ağır ağır sarıp suyun yüzeyine çıkardığımda pes edip yan yattı. Şimdi balığı dışarı almak için bir çözüm düşünmeliydim. Yanımda kepçe yoktu. 0.22 mm misinayla balığı yukarı kaldırmayı denemekse yapılacak son şeydi. 10 m kadar ileride iskelenin karayla birleştiği yerdeki kayalıklara bakıp suyun kenarından balığı elimle alabileceğim bir kayayı gözüme kestirdim. Suyun üstünde yatan balığı ağır ağır kıyıya doğru sürükledikten sonra ıslak kayalar üzerinde kayıp düşmemeye dikkat ederek suyun kenarına indim. Daha önce defalarca kere oltanın ucundaki balığı elimle yakalayarak dışarı çıkarmışlığım olmasına rağmen bu defa baltabaş karagözün vücut formundan dolayı çok zorlandım. Heyecan dolu saniyelerden sonra zorla da olsa ensesinden tutmayı başardığım karagözü dışarı çıkarmayı başardım.

Saatlerdir yağan yağmurun altında sırılsıklam olmuş ama mutlu bir adamdım. Deniz yine cömert davranmıştı bana. Heyecanların, mutlulukların en büyüğünü yaşatıp yüzümü güldürmüştü. Fotoğraf makinesini yağmurdan korumaya özen göstererek yakaladığım karagözle çabucak bir kaç fotoğraf çektirdikten sonra ava geri döndüm. En fazla 20 dakika daha olta sallayıp bir kaç azman istavrit daha alıp avı sonlandırdım. Ben avdan dönerken de iskelenin dibi balık kaynıyordu ama bir gün için bu kadar balık, bu kadar mutluluk bana yeterdi. Onlar ait oldukları yerde yüzmeye devam etsinler. Kim bilir belki ilerde tanışırız kendileriyle…

LRF – Bahar Bereketi

Baharın gelişine hiç bu kadar sevinmemiştim. Kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırmak gibi garip adetleri olan Mart ayının da çıkmasıyla birlikte bahar mevsimi kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Baharın gelmesiyle birlikte karadaki mucizevi değişimin bir benzeri de denizin altında yaşanıyor. Havanın ısınması, çiçeklerin açması, parkların rengarenk lalelerle bezenmesi bir yana beni asıl sevindiren denizin altındaki değişim oldu. Yaklaşık 3 aydır balıktan uzak kalışımın sıkıntısını geçtiğimiz günlerde Samsun’da gerçekleştirdiğim keyifli zargana avıyla atmıştım. Mart ayının son günlerine denk gelen 1 haftalık iznimin Kocaeli’de ailemle geçireceğim kısmı ise İzmit körfezinde av yapmak için güzel bir fırsat olabilirdi. Özellikle son bir kaç yıldır bahar ayları İzmit körfezinde son derece bereketli geçiyor. Bu berekette, arıtma tesislerinin kurulmasıyla birlikte körfez sularının temizlenmesinin ve körfezde gırgır avcılığına getirilen yasağın etkili olduğunu düşünüyorum.

Geçtiğimiz sene Mart sonlarına doğru Gölcük’te 2.5 g’lık zokayla aksiyon verdiğim silikon kurtlarla bereketli azman istavrit avları yapmıştım. Hatta kısa bir dönemle sınırlı kalan denemelerimde aynı yöntemle bir kaç iri mırmır ve baltabaş karagöz yakalama şansı da bulmuştum. Sadece iki gününü Kocaeli’de geçirebilecek olsam da bu seneki iznim de geçen sene güzel balık aldığım döneme denk geldiği için heyecanlıydım. Kocaeli’deki iznimin ilk gününü olta atmadan, işlerimi halletmeye ve ailemle ilgilenmeye ayırdım. İkinci günün akşamı ise 10:30’daki otobüs saatimden önce olta atmak için 1-2 saat vaktim kalmıştı. Bu vakit aralığında geçtiğimiz sene aynı dönemde yaptığım avlardan edindiğim tecrübelere istinaden hafif zokalar ve silikon kurtlarla deneme yapmaya karar verdim.. Hedefimde her biri 200-500 g arasında değişen bu bölgeye özgü azman istavritler vardı. Eğer şanslıysam aynı yöntemle iri bir mırmır, karagöz ya da levrek de yakalayabilirdim. Her balık değerlidir ama ne zaman bu bölgede aynı yöntemle avlansam gönlümden iri bir mırmır yakalamak geçer.

Otobüs saatinden önceki hazırlanma zamanımı da hesaba katarsam balıkta oyalanmak için 1-1.5 saatlik bir vaktim vardı. Bu bölgede balığın hangi saatte vurmaya başlayacağı belli olmadığından bu süre zarfında güzel bir şeyler yakalayabilmeyi umuyordum. Akşam hava karardıktan sonra saat 8 gibi önceden verim aldığım bir iskeleden olta atmaya başladım. Pembe renkli silikon kurta aksiyon vermek için kullandığım zokamı kıvrık palalı bir kancaya 1.5 g’lık kıstırma kurşun ilave ederek kendim hazırlamıştım. Aklımda azman istavritten çok mırmır olduğu için silikon kurtu dibe yakın yüzdürerek aksiyon veriyordum. Henüz ikinci atışımı yapmıştım ki sağlam bir vuruş aldım. Oltanın ucundaki balığın kafa atışlarından istavrit olmadığını hemen anladım. Kısa bir mücadeleden sonra güzel bir mırmır tüm asaletiyle suyun üstünde yatıyordu. Kepçe kullanmaya gerek görmeden balığı dikkatli bir şekilde iskeleye aldım. Vaktim çok kısıtlı olduğu için balıkla çabucak bir kaç fotoğraf çektirip tekrar oltamı salladım. Balıksız geçen uzun kış aylarından sonra bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim. Bu arada ilk balıktan sonra kendi hazırladığım 1.5 g’lık zokaya bir kıstırma daha ilave ederek 3 g’a dönüştürdüm. Amacım silikonu daha kolay dibe indirerek dipte aksiyon vermekti. Bir kaç atış sonra dipte sağlam bir vuruş daha aldım. Şansıma ikinci balık da ilk yakaladığım balık gibi 600 g civarı bir mırmırdı. Peş peşe iki mırmır yakaladığıma göre dipte kalabalık bir sürü olmalıydı. İçimden bir ses bu avın bereketli geçeceğini söylüyordu.

Üçüncü vuruşta yakaladığım balık sert kafa darbeleri vurmak yerine düz bir şekilde sağa sola yüzüyordu. Mırmır olmadığı belliydi. Mücadele şeklinden anladığım gibi 250 g civarı yakışıklı bir azman istavriti zorlanmadan dışarı aldım. 15 dk içinde 3 güzel balık yakalamanın verdiği keyifle ava devam ettim. Dördüncü vuruş diğerlerinden çok daha kuvvetli oldu.  Kaloma açmasına bakılırsa oltanın ucundaki çok iri bir mırmır, eşkina ya da karagözdü. Balık bir kaç kez yorulup yüzeye yaklaştıktan sonra tekrar fişekleyip dibe daldı. En sonunda iyice yorulan balığı yüzeye çıkararıp kepçelemeyi başardım. 800-900 g arası koca kafalı bir mırmırdı bu. Dördüncü balıktan sonra keyfim iyice yerine gelmişti. Çok kısa süre içinde 3 iri mırmır ve 1 azman istavrit almıştım. Yarım saat daha olta atıp avdan gönül rahatlığıyla dönebilirdim.

Son yarım saat içinde 4 azman istavrit daha yakalayıp avı sonlandırdım. İlk defa LRF yöntemiyle bir avda birden fazla mırmır yakalıyordum. Bu kadar kısa süre içerisinde böylesine keyifli ve bereketli bir av yapmanın verdiği mutlulukla otobüsüme yetişmek üzere evin yolunu tuttum.